Türk Gastroenteroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ayhan Hilmi Çekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda yapılan bilimsel çalışmaların sağlığın korunmasında bağırsakların büyük önem taşıdığını ortaya koyduğunu söyledi.
Bağırsaklardaki yararlı bakterilerin birçok hastalıktan korunmada ve bağışıklığın kuvvetlendirilmesinde önemli rol üstlendiğini, beyinle doğrudan bağlantılı olduğunu ifade eden Çekin, son zamanlarda bu alanda en sık karşılaşılan sorunlardan birinin hassas bağırsak sendromu (İrritabl bağırsak sendromu-IBS) olduğunu aktardı.
Çekin, hassas bağırsak sendromunun hayatı tehdit eden bir hastalık olmadığını ancak kişinin günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebildiğini, özellikle tekrarlayan karın ağrısı, gaz, şişkinlik, ishal veya kabızlık gibi bulguların kişinin sosyal ve iş hayatını zorlaştırabildiğini belirtti.
Bu durumun uzun süreli olabileceğini dile getiren Çekin, doğru tedavi planından, sağlıklı yaşam tarzından ve semptomları tetikleyen faktörlerden kaçınılmasının hastalığın bulgularını büyük ölçüde azaltabildiğini söyledi.
Çekin, "Hassas bağırsak sendromunu tamamen ortadan kaldırmak zor olabilir ancak belirtileri kontrol altına almak kesinlikle mümkündür." dedi.
IBS'de yiyeceklerin etkisinin kişiden kişiye farklılık gösterebildiğine dikkati çeken Çekin, "Genel olarak süt ürünleri, ekmek, makarna gibi glüten içeren gıdalar, baklagiller, soğan, sarımsak ve gazlı içecekler semptomları tetikleyebilir. Ayrıca, kızartmalar ve baharatlı yiyecekler de rahatsızlık yaratabilir. Bu yüzden hastalar bir beslenme günlüğü tutmalı ve hangi yiyeceklerin kendilerinde sorun yarattığını belirlemeli." uyarısında bulundu.
Hassas bağırsak sendromu, kansere dönüşmüyor
Çekin, IBS'nin beyinle doğrudan ilgili olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:
"Bu sorunun temelinde, beyin ve bağırsak arasındaki iletişimdeki hassasiyet rol almaktadır. Stres, bu hassasiyeti artırarak bağırsak hareketlerini hızlandırabilir ya da yavaşlatabilir. Bu da ishal, kabızlık, şişkinlik gibi semptomlara yol açabilir. Bu nedenle stres yönetimi, IBS tedavisinin önemli bir parçasıdır. Yoga, meditasyon, nefes egzersizleri ve hatta hobi edinmek gibi yöntemlerle stresin olumsuz etkilerini azaltmak mümkündür."
IBS'nin, bağırsaklarda herhangi doku hasarı ya da anormal büyüme söz konusu olmadığından kansere dönüşme riski bulunmadığının altını çizen Çekin, ancak belirtilerin başka hastalıklarla karışabileceğinden, kesin tanı konulabilmesi için uzman tarafından değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.
Doğru probiyotik kullanımı önemli
Çekin, probiyotiklerin IBS'ye iyi gelebildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Probiyotikler bazı hastalarda semptomları hafifletebilir ancak her probiyotik türü IBS'ye etkili değildir. Bağırsak mikrobiyotasını düzenlemeyi hedefleyen doğru probiyotik seçimi, hastanın durumuna göre yapılmalıdır. Düzenli sporun da olumlu etkisi vardır. Düzenli egzersiz, bağırsak hareketlerini düzenler ve stresi azaltır. Yürüyüş, yüzme, yoga gibi hafif ve orta düzeyde aktiviteler, IBS semptomlarını hafifletebilir ancak çok yoğun egzersiz bazı hastalarda semptomları artırabilir. Bu nedenle dengeli egzersiz planı tercih edilmelidir.
IBS, hem biyolojik hem de psikolojik faktörlerin bir arada rol oynadığı bir durumdur. Beyin ile bağırsak arasındaki iletişimdeki aksaklıklar semptomların temelinde yatar. Stres gibi psikolojik etkenler, bu durumu kötüleştirebilir ancak hastalığın tek nedeni değildir. IBS tedavisi her zaman ilaç gerektirmez. Hafif semptomları olan hastalarda, beslenme düzenlemeleri ve yaşam tarzı değişiklikleri genellikle yeterlidir ancak şiddetli semptomları olan hastalarda, semptomları kontrol altına almak için ilaç tedavisi uygulanabilir."
"Kadınlarda daha sık görülüyor"
Hassas bağırsak sendromunun kadınlarda daha sık görüldüğüne dikkati çeken Çekin, kadınlarda hormonal değişikliklerin bağırsaklar üzerindeki etkisinin daha belirgin olabildiğini söyledi.
Çekin, "Özellikle adet dönemleri gibi hormonal dalgalanmalar, bağırsak hassasiyetini artırabilir. Ayrıca, kadınların stres ve ağrıya karşı daha duyarlı olabileceği düşünülmektedir." diye konuştu.
IBS'nin çocuklarda da görülebildiğini ifade eden Çekin, tedavinin çocuğun yaşına uygun olarak planlanması ve altta yatan başka hastalık olup olmadığının iyi belirlenmesi gerektiğini kaydetti.