Avukat Anıl Aba, gözaltı işlemleri sırasında uygulanan ters kelepçenin insan hakları açısından oluşturduğu risklere dikkat çekti. Aba, özellikle direnç göstermeyen kişilere yönelik orantısız ve acı veren kelepçe uygulamalarının, hukukta "işkence" ya da "eziyet" suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Ters kelepçenin artık "olağan" hale geldiğine dikkat çeken Aba, “Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili yönetmeliklere göre, kelepçe ancak kaçma, saldırma ya da zarar verme riski varsa uygulanabilir. Ancak uygulamada, bu şartlar oluşmadığı hâlde ters kelepçe takılıyor. Bu, tedbirden çok cezalandırma aracına dönüşmüş durumda,” ifadelerini kullandı.

“Bazı durumlar doğrudan suç teşkil ediyor”
Türk Ceza Kanunu’nda işkence ve eziyet suçlarının açıkça tanımlandığını belirten Av. Anıl Aba, “İşkence (TCK 94) kamu görevlisinin sistematik biçimde acı çektirmesini kapsarken, eziyet (TCK 96) sürekli acı verme kastını içerir. Fail kamu görevlisi olmak zorunda değil. Ancak özellikle gözaltı gibi kontrolsüz ortamlarda bu ayrım bulanıklaşıyor. Kolluk kuvvetlerinin kasıtlı ve onur kırıcı biçimde fiziksel ya da psikolojik acı vermesi durumunda, bu fiiller cezai sorumluluk doğurabilir,” dedi.

“İnsanlık dışı uygulamalar normalleşmemeli”
Aba, bazı kişilerin ters kelepçeden dolayı sinir hasarı yaşadığını, aylarca geçmeyen yaralarla mücadele ettiğini, hatta bazı hastanelerde kelepçeli hastaların muayene edilmediğini belirtti. “Bu uygulamalar artık prosedür değil, açık bir hak ihlali haline geliyor. Sessiz kalmak, bu ihlallerin yaygınlaşmasına yol açar,” şeklinde konuştu.
“Yetki var, hak yok”
Gözaltı işlemlerinde güvenlik görevlilerinin de çeşitli zorluklarla karşılaştığını kabul eden Aba, “Ancak hukuk, güvenlik adına orantısız güce izin vermez. Bir kişiyi gözaltına almak bir yetki olabilir, fakat onu aşağılamak asla bir hak değildir,” dedi.
“İnsan hakları sınırda değil, merkezde durmalı”
Son olarak, Av. Anıl Aba, “Her kelepçe bir güvenlik önlemi olmayabilir. Bazen adı konulmamış bir eziyet, dile gelmemiş bir işkencedir. Bu çığlığı duymak ve insan haklarını merkeze almak hepimizin sorumluluğu,” sözleriyle çağrısını yineledi.




