İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Görüm'ün yürütücülüğündeki ekip, "TÜBİTAK 2247-A Ulusal Lider Araştırmacılar Programı" tarafından da desteklenen proje kapsamında çalışma yaptı. Türk bilim insanları, afetlerin ardından oluşabilecek ardışık tehlikeleri inceleyip yorumlayan, kısa adı "DANGER" olan yapay zeka destekli yazılımın üzerinde çalışıyor. Prof. Dr. Görüm, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de doğal afetlerde ardışık tehlikelerin anlaşılması için çok fazla zaman sarf edildiğini söyledi. Afetlerin ardından uzun yıllar süren ve domino etkisi yapan doğal afetler zincirinin, tetikleyici mekanizmalarının, topluma olan zararlarının anlaşılması ve kritik yapıların korunması için projeyi başlattıklarını belirten Görüm, ana amaçlarının farklı öğrenme vakalarından yola çıkıp tehlikeleri önceden tespit etmek olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Görüm, 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin bir milat olduğuna dikkati çekerek, "Depremin tetiklediği 12 bin heyelan mevcut. Bunların farklı etkileri de var. Depremden sonra gerçekleşen aşırı yağışlarla kayan malzemenin moloz akmalarına dönüşmesi 20'nin üzerinde vatandaşın hayatına mal oldu. Bunun yanında depremin barajlarda oluşturduğu siltasyon problemlerinin anlaşılması için de araçlar geliştiriyoruz. Bu araçları geliştirirken de yapay zeka teknolojilerinden özellikle makine öğrenmesinden çok fazla faydalanıyoruz." dedi.
Yamaçlar boyunca hareket eden malzemelerin birikip siltasyona neden olmasının uzun dönemde barajların ömrünü etkilediğinin altını çizen Görüm, bunun gelecekte baraj yıkımı gibi daha büyük tehlikelerin önünü açabileceğini söyledi. İzlemenin erken dönemde yapılıp, karar vericilere karar destek araçlarının sağlanmasının önemli olduğunu dile getiren Görüm, 2021'de Manavgat'ta meydana gelen yangınları da proje kapsamında detaylı çalıştıklarını anlattı.
Prof. Dr. Görüm, yangının kaya yüzeylerine nasıl etki ettiğini, zemin üzerinde artan ısının yol açtığı artan erozyon miktarını hesaplamayı ve bunun önlemlerini ortaya koymayı hedeflediklerini kaydederek, "Devletimiz tarafından burada bir önlem alınacaksa yangın sonrası nerede alınması gerektiğini işaret ederek, gelecekte olabilecek olayların kestirimlerini yapıp, destek olmak için araçlar geliştirmeyi hedefledik." diye konuştu.
"Makine öğrenmesinde her yeni oluşan olay bir vaka olarak sisteme eklenecek"
Projeyle afetler sonrasında ardışık tehlikelerin önceden tespitiyle önlem alınmasının amaçladığını belirten Görüm, şöyle devam etti: "Projeyle deprem sonrasında hangi alanlarda heyelanların gerçekleşebileceğini, bunların yamaçlardaki etkilerini, bunların domino etkisi yapacak şekilde büyümelerini, artmalarını, zamanla başka tehlikeleri doğuracak şekilde evrilmelerini tahmin etmek, bundan sonra da özellikle paydaşlara bu konuda araçlar geliştirmek, birtakım ikincil afetler gerçekleşmeden önce bunun başka alanlarda hesaplanmasını sağlamak hedefleniyor. Alınacak önlemlere yönelik önceden hangi alanlara yatırım yapılması ve hangi tip önlemlerle olayların önüne geçilmesi gerektiğine ilişkin bir farkındalık ve perspektif oluşturuluyor. Doğal afetlerin frekansı ve büyüklüğü düşünüldüğünde her yıl bunların olasılıkları değişebiliyor. Makine öğrenmesinde her yeni oluşan olay bir vaka olarak sisteme eklenecek. Bu da kestirim kapasitesini artıracak. Amacımız statik yerine daha dinamik modellerin, her yeni vakayla öğrenme kapasitesini genişleterek, doğruluk payını artıracak modellerin sisteme entegre edilebilmesi. Burada yapay zeka teknolojilerindeki gelişmeleri yakından takip ederek sisteme entegre etmek de çok önem arz ediyor."
Prof. Dr. Görüm, ardışık tehlikeler gibi çoklu dinamikler barındıran olaylarda derin öğrenme ve makine öğrenmesinin çok önemli olduğunu anlattı. "Yapay zeka teknolojileri, öğrenme vakalarından elde edeceğimiz bilgilerin hepsini toplayıp, olayları denetleyen koşul faktörleri, tetikleyiciye ait dağılım faktörlerini, bunların frekansı ve şiddetini hesaplayacak." diyen Görüm, böylece gelecek için çıkarımlar yapılacağını, zamansal ve mekansal açıdan gerçekleşme olasılıkları açısından sonuçlar sunulacağını, bu sonuçların bir tuşa basacak şekilde dizayn edilip, AFAD'ın "Afet Risk Azaltma Sistemi"ne entegre edileceğini bildirdi.
"Bu çalışma bir ilk olma özelliğini de taşıyor"
Projenin her aşamasında doktora ile sonrasındaki araştırmacıların 3 yıl boyunca görev alacağını dile getiren Görüm, "Birbirini tetikleme özelliği taşıyan tehlikelerin meydana gelme olasılıklarını inceleyerek bunlar üzerinden erken dönem önlemlerin alınmasını sağlayabilecek bir çalışma henüz yapılmamış. Dolayısıyla İTÜ'lü bilim insanlarının yapacakları bu çalışma bir ilk olma özelliğini de taşıyor." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Görüm, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesindeki Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünün de projenin paydaşları arasında bulunduğunu sözlerine ekledi.