Öztürk, Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün hazırladığı 2024 tarihli rapora dikkat çekerek, binanın zemin ve yapısal özelliklerindeki sorunların, kamu güvenliğini tehdit edecek boyutta olduğunu vurguladı. Rapor, zemindeki sıvılaşma riski, yüksek deprem ivmeleri ve yetersiz dayanıklılığa dikkat çekerken, binanın bugüne kadar kapsamlı bir güçlendirme çalışmasından geçirilmediğini ortaya koyuyor. Öztürk, İçişleri Bakanlığı’nın bu uyarıları görmezden geldiğini belirterek, şunları söyledi:
“Hayatlar Hiçe Sayılıyor”
“Bu bina, tarihî ve kültürel değeriyle dikkat çekse de bugün gelinen noktada kamu güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Zemin sıvılaşma riski yüksek, depreme dayanıklılığı yok denecek kadar az. 1976 Denizli ve 2000 Honaz depremlerinde hasar gören bina, yüzeysel tamiratlarla geçiştirilmiş, ancak hiçbir kapsamlı güçlendirme çalışması yapılmamıştır. Bu ihmaller zinciri, burada çalışan yaklaşık 75 kamu görevlisinin hayatını hiçe saymaktan başka bir şey değildir.”
“Bir Facia mı Bekleniyor?”
Öztürk, binanın tarihi statüsü nedeniyle iyileştirme işlemlerinin geciktiğini veya yapılmadığını, ancak alternatif bir yer tahsisi için neden harekete geçilmediğini sordu. Şu soruları gündeme taşıdı:
1) Hasarlı olduğu ve boşaltılması gerektiği raporlarla sabit olan bir binayı kullanmaya devam etmenin sebebi nedir?
2) Bu binada çalışan yaklaşık 75 kamu görevlisinin hayatları hiç mi önemsenmiyor?
3) Harekete geçmek için bir facia mı bekleniyor?
4) “Kültür Varlıklarını Koruma” kapsamında olan bu bina yerine alternatif bir yer tahsisi talep edilmiş midir?
5) Eğer talep edildiyse, proje neden ihale edilerek yapım süreci başlatılmamıştır?
6) Hazineye ait Pamukkale sınırlarında uygun bir yer bulunmamış mıdır?
7) Kamuoyu neden bu konuda bilgilendirilmemektedir?
“Afet Yönetiminin Merkezi Olması Gereken Bir Bina Bu Hâlde Olmamalı”
Afet sonrası kesintisiz hizmet vermesi gereken bir yapının bu durumda olmasının kabul edilemez olduğunu belirten Öztürk, “Deprem yönetmelikleri, bu tür binaların dayanıklılığını 1,5 kat artırmayı zorunlu kılarken, Pamukkale Kaymakamlık Binası bu standartların hiçbirine uymuyor. Bilimsel veriler ortadayken, bu binanın kullanılmaya devam edilmesi yalnızca bilimsel gerçekleri değil, insan yaşamını da hiçe saymaktır” ifadelerini kullandı.
Denizli Devlet Hastanesi ve Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası da Risk Altında
Pamukkale Kaymakamlık Binası’na ilişkin eleştirilerini sürdüren Öztürk, benzer riskler taşıyan Denizli Devlet Hastanesi ve Denizli Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası’na da dikkat çekti. Öztürk, “Denizli Devlet Hastanesi gerek yapı güvenliği gerekse zemin özellikleri açısından ciddi riskler taşırken, şehrin sağlık hizmetleri açısından kritik bir merkezi olan bu bina, halen aynı eksiklerle hizmet vermeye devam ediyor. Ayrıca Denizli Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası da deprem dayanıklılığı açısından yetersizdir. Her iki yapı için de bugüne kadar somut bir adım atılmamış olması, kamu güvenliğini ve vatandaşların canını tehlikeye atmaktadır” dedi.
“Kamu Güvenliğini Sağlamak Zorundasınız”
Öztürk, ilgili kurumlara çağrıda bulunarak, gerekli önlemlerin alınması ve bu binaların acilen tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı. “Pamukkale Kaymakamlık Binası, Denizli Devlet Hastanesi ve Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası gibi yapıların kullanılmaya devam edilmesi, yaşanabilecek bir facianın sorumlusu doğal afet değil, kurumsal ihmalkârlık olacaktır” ifadelerini kullandı.