Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü’nün düzenlediği “PAÜ’de Felsefe Buluşmaları” etkinlik serisinin ikincisi, Prof. Dr. İsmail Çetişli Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Çakmak “Polyphemos’tan Minotauros’a Felsefe ve Sömürgecilik”; Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Bal ise “Kendi Yapıtları Hakkında Nietzsche” başlıklı konuşmalarıyla felsefe buluşmalarının ikincisine katkı sağladı.

İlk olarak, “Kendi Yapıtları Hakkında Nietzsche” başlıklı konuşmasını yapan Prof. Dr. Metin Bal, sözlerine, Nietzsche’nin kendisine ve felsefesine yönelik temel metinlerinden bahsederek başladı. Bu metinler arasında özellik Ecce Homo, Putların Alacakaranlığı / Putların Batışı ve Böyle Buyurdu Zerdüşt metinlerine dikkat çekti. Özellikle Putların Alacakaranlığı / Putların Batışı metninin, Nietzsche’ye başlangıç açısından önemine değinen Bal, çekiçle felsefenin nasıl yapılacağını şu şekilde özetledi: “Putlarla uğraşmak, putları yıkmak… Felsefe yapmak, putları yıkmaktır. Hem ağzımıza sözcükler olarak dikilen hem de çağımızın putlarını fark edip yıkmak ve nihayetinde çekici kendimize de vurmak…” Konuşmasının devamında, Nietzsche felsefesinin nihilizm gibi temel yönlerine değinen ve çağımızın putları üzerine bir soruşturma yürüten Prof. Dr. Metin Bal, sözlerini Dünya İnsan Hakları Günü üzerinden bir “canavar” olarak filozofun varlık ve insan ile olan ilişkisini, özellikle insanın “değerbilen” oluşu vurgusu üzerinden açıkladı.

Aydın ve Edremit iş dünyası bir araya geldi Aydın ve Edremit iş dünyası bir araya geldi

Prof. Dr. Cengiz Çakmak, konuşmasına, Dünya İnsan Hakları Günü’nü anarak ve konuşmasının kimi noktalarının “insan hakları” bağlamında okunabileceğini belirterek başladı. Çağımızın en büyük hastalığının “öğretme hastalığı” olduğunun ironik bir dille altını çizen Çakmak, filozofların ve dolayısıyla felsefenin de bu hastalıktan nasibini aldığını vurguladı. “Philosophia, sophos olmayanın yapacağı bir etkinliktir” diyen Çakmak, sözlerini şu şekilde açtı: “Sophos, bir anlamıyla, “bilge” demektir; philosophos ise bilgiye ulaşmak isteyenin yapacağı bir etkinliktir. Bu nedenle philosophos “en üst mertebe”ye ulaşamaz ama ulaşmak için de elinden geleni yapar.” Rahmetli hocası Teoman Duralı’nın, “en büyük eksiğimiz merakın olmaması, merak olmadığında taklitte bulunuyorsun. Başkaları ne yapıyorsa onu izliyorsun ve o yüzden biz hep geriden geliyoruz” sözüne atıfta bulunan ve hakikat arayışının altını çizen Prof. Dr. Çakmak; hakikatin zahmetli olduğunu ve tekinsiz dünyalarda bulunduğunu, dehşete düşmeden (Thaumazein) ne aranabileceğini ne de bulunabileceğini vurguladı. Bunun için de ilk olarak, alışılageldik düşünme tarzlarının yıkılması, putların yıkılması ama yerine yeni putlar dikilmeden bu yıkım işleminin gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Cengiz Çakmak, Homeros’un Odyyseia metninde yer alan Polyphemos anlatısını ve Minotauros anlatısını felsefe, politika, politik-olan ilişkisi bağlamında yorumlayarak sözlerini sonlandırdı.

Konuşmanın ardından program dinleyicilerden gelen soruların yanıtlanması ile devam etti. Programın sonunda ise, Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatih Sultan Mehmet Öztürk, Prof. Dr. Cengiz Çakmak’a; Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü Etkinlik Planlama ve Düzenleme Komitesi Başkanı Doç. Dr. Alper Bilgehan Yardımcı, Prof. Dr. Metin Bal’a teşekkür belgesi ve hediye takdiminde bulundu.