Denizli

Prof. Dr. Ardıç; “Aile hekimliği çöküşe sürükleniyor”

Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç, 835 aile hekiminin katılımıyla hazırlanan raporu değerlendirdi. Başkan Ardıç, ““Aile hekimliği sistemi sağlık sistemimizin temel taşı. Ancak mevcut iş yükü, yetersiz özlük hakları ve altyapı sorunları nedeniyle çöküşe sürükleniyor. Dinleyecek muhatap bulamıyoruz” ifadelerini kullandı.

Aile hekimlerinin sorunları derinleşiyor. Sağlık sisteminin en kritik unsurlarından biri olan aile hekimliği, yetersiz kaynaklar, ağır iş yükü ve iş güvencesi eksikliği gibi sorunlarla karşı karşıya. Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Necdet Ardıç, 64 ilden 835 aile hekiminin katılımıyla hazırlanan kapsamlı raporun bulgularını açıkladı.

HİZMET KALİTESİ DÜŞÜYOR

Hazırlanan rapor, aile hekimlerinin %30’unun günde 3.600’ün üzerinde kişiye hizmet verdiğini ortaya koydu. İdeal hizmet kapasitesinin 2.000-2.500 kişi olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ardıç,:“Bir hekimin kronik hasta takibi, çocuk aşıları ve gebe izlemelerini sağlıklı şekilde yapabilmesi için her hastaya ortalama 15 dakika ayırması gerekiyor. Ancak mevcut durumda bu süre yalnızca 2-5 dakika arasında. Bu da hem hasta hem de doktor için sağlıksız sonuçlara yol açıyor.” dedi

TAŞERON SİSTEM ELEŞTİRİSİ

Aile hekimliği sisteminin 'Türk taşeron modeli' olarak uygulandığını belirten Prof. Dr. Ardıç, aile hekimlerinin sözleşmeli çalıştırılarak iş güvencesinden yoksun bırakıldığını dile getirdi. “Devlet, doktorlara kira, elektrik ve su giderlerini karşılamalarını şart koşuyor. Üstelik artan enflasyon karşısında bu bütçe yetersiz kalıyor. Temizlik malzemelerinden personele kadar her şey aile hekimlerinin cebinden çıkıyor.”

“ÖZLÜK HAKLARI VE GÜVENCESİZLİK”

Rapor, aile hekimlerinin %34’ünün geçim sıkıntısı nedeniyle ek iş yaptığını gösteriyor. Prof. Dr. Ardıç, aile hekimlerinin maaşlarının nüfus büyüklüğüne göre değişkenlik gösterdiğini, bu durumun ise istikrarsız bir gelir modeline yol açtığını söyledi. Hekimlerin, aile bütçelerini döndürmek için geceleri özel hastanelerde nöbet tutmak ya da işyeri hekimliği yapmak gibi durumlarla karşı karşıya kaldığını belirtti ve bunun sürdürülebilir bir model olmadığını vurguladı.

“MESLEĞİ BIRAKMAYI PLANLIYORLAR”

Aile hekimliği çalışanlarının da düşük ücretler ve ağır çalışma koşulları nedeniyle mesleklerini bırakmayı düşündüklerini aktaran Prof. Dr. Ardıç, aile hekimlerinin %50’den fazlasının yurt dışında çalışmayı ya da emeklilik hakkını kazanır kazanmaz mesleği bırakmayı planladığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı’nın bu verileri görmezden gelme lüksünün olmadığını, sistemin, yalnızca cezalandırma ve maaş kesintileri üzerine kurulu olmaktan çıkarılması gerektiğini söyleyerek ileride oluşabilecek uzman eksikliğine dikkat çekti.

YER SORUNU VE KAMU DESTEĞİ EKSİKLİĞİ

Raporda, aile hekimliği merkezlerinin %30’unun özel mülklerde hizmet verdiği ve bu yerlerin gerekli güvenlik ve sağlık standartlarını karşılamadığı belirtildi. Prof. Dr. Ardıç, belediyelerin ya da devletin kamu binalarını aile hekimlerine tahsis etmesi gerektiğini ifade etti Devletin, aile hekimlerini kira ödemeye mahkûm ederek sağlık hizmetlerini aksattığını ve kamu hizmeti veren bir kuruma kira dayatması yapılmasının sistemde büyük aksaklıklar meydana getirdiğini ifade etti.

“SAĞLIK BAKANLIĞI GÜVEN VERMİYOR”

Aile hekimlerinin %60’ının Sağlık Bakanlığı’na güvenmediğini belirten rapor, denetim süreçlerine bağımsız kuruluşların da katılmasını öneriyor. Çözümün tüm paydaşların bir araya gelerek ortaklaşa çalışmasıyla gerçekleşmesi gerekiyor. Aile hekimliğinin sağlık sisteminin yapı taşı olduğu ve gerekli önemin verilmemesi halinde, yurttaşların büyük hastanelere daha çok para ödeme riski ile karşı karşıya kalacağı vurgulanan raporda, Sağlık Bakanlığı'nın aile hekimlerini düşman gibi görmeyi bırakıp iş birliği yapması gerektiği ve sistemde bir reforma ihtiyaç olduğunun altı özellikle çizildi.