Teknolojinin ilerlemesi ve internetin kolay ulaşılabilir hale gelmesiyle birlikte sanal kumar ve bahis bağımlılığında artış görülüyor. Kumar bağımlılığının son yıllarda evleri, işleri, bireyleri en çok etkileyen başlıklardan biri haline geldiğini belirten Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, oyunlar aracılığı ile de özellikle sanal kumara ulaşmanın kolaylaşmasının kumar bağımlılığını arttırdığını söyledi. Tuncer, “Eskiden kumar oynanan yerlere gitmekten çekinen, kumar oynanan yerlerde görünmek istemeyen ve öyle yerlere gitmek istemeyen kişiler bile oturdukları yerden, iş yerlerinden, masalarından rahatları bozulmadan, kendi kimliklerine konumlarına bir zarar getirmeden kumara çok kolay şekilde ulaşıyorlar” dedi.
Belirtilerine dikkat!
Her kumar oynayana kumar bağımlısı denilemeyeceğini vurgulayan Tuncer, “Şunu söyleyebiliriz kumar oynayan birinin kumar bağımlısı olma ihtimali çok fazladır. Sürekli kumar oynama isteği, kumar oynamadan duramama, küçük miktarlarda başlayıp büyük miktarlara çok çabuk geçme, oynamadığı zamanlarda kişinin huzursuz, sinirli olması, kaygılı hissetmesi gibi sebepler kumar bağımlılığının belirtilerindendir. Kumarda kazanan kişi değil, kazanan kumarı oynatan, kumar organizasyonlarını düzenleyen, kumardan milyonlarda dolar kazanan oyun kuruculardır. Kişinin kumardan kazanma ihtimali yok. Elindekileri kaybetme ihtimali çok daha fazla” şeklinde konuştu.
“Kumar bağımlılığı hafife alınmamalıdır”
Kumar bağımlılığının tedavi yöntemi hakkında da bilgi veren Tuncer, “Kumar bağımlılığı hiçbir şekilde hafife alınmamalıdır. Diğer bağımlılıklarda gördüğümüz gibi, kumar bağımlısı olan kişiler de öncelikle bağımlı olduklarını kabul etmezler. İstedikleri zaman bu durumdan kurtulabileceklerini söylerler. Bunu büyük bir dert ve sorun gibi görmezler. Ancak işlerini, ilişkilerini, evliliklerini ailelerini kaybetme noktasına geldikleri dönemde yardım alma ihtiyacı duyarlar. Kumar bağımlılığı dirençli bir bağımlılıktır. Tedavisi kolay değildir. İlaçla da desteklenmesi gerekir. Bir psikiyatristin kontrolünde yapılmalıdır. Çünkü beyin görüntüleme cihazlarında, beynin bazı bölgelerinde kumar oynayan kişilerde değişiklikler gözlemlenebiliyor. Bir psikiyatrist gözetiminde ilaç almaları ama ilacın yanında mutlaka psikoterapi desteği, özellikle de bilişsel davranışçı terapi yöntemiyle, kumar bağımlılığına yönelmesini kolaylaştıran, altta yatan etmenlere bakılmalıdır. Kendisiyle ilgili yetersizlik duygusu, özgüven problemleri, ilişki problemleri, çocukluk travmaları gibi altta yatan nedenler de bu terapi ile ele alınması gerekir. Tedavi süresi dirençli, yorucu ve yıpratıcı bir süreçtir ama mutlaka bir yerden başlanmalıdır” diye ifade etti.
“Oyunlar aracılığı ile kumara kolaylıkla ulaşılabiliyor”
Kumar bağımlılığının özellikle çocuk ve gençler için de büyük bir tehlike arz ettiğine değinen Tuncer, “Saydığımız sebeplerden ötürü, internet ve internetin olduğu her yerden kolaylıkla ulaşılabildiği için, çocukların masumane olarak girdikleri oyunlarda bile bahis ve kumar sitelerinin reklamları çıktığı için, çocuklarımıza ve gençlerimize de çok kolay ulaşabiliyor. Bu noktada çok dikkatli olunmalıdır. Onlara alan bırakmalı ve özgürlükleri için yaşlarına göre bazı haklar tanınmalıdır. Ama anne baba olarak denetim görevini ihmal etmeden hangi sitelerde gezildiği ara ara kontrol edilmeli ve bu duruma göre önlem alınmalıdır. Gerekiyorsa daha sert tepkilere başvurulmalıdır. Çünkü bir kere başladıktan sonra sonradan toparlanması çok zor olan bir süreçtir” diye belirtti.
Sıkı tedbirler alınmalı
“Özellikle çocuk ve gençlerde; arkadaş çevresi, kumara teşvik eden arkadaşının olması ya da çevresinin bulunması çok önemli faktörler vardır” diyen Tuncer sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle arkadaş çevresi ve bazen de aile büyükleri kumar davranışının yoğunlaşmasında artmasında önemli bir rol oynamaktadır. Buna dikkat edilmelidir. Bir taraftan çağımızda kolay yoldan para kazanma isteği, kolay yoldan zengin olma isteği gibi zararlı motivasyonel başlıklar da kumar oynama isteğini ve kumara yönelmesini artırabilir. Tedavide ailenin desteği çok önemlidir. En başta aile fertleri olmak üzere herkes kişiye gereken desteği hem göstermeli hem de sınırlandırmalar noktasında, kumarı teşvik edecek konular noktasında sıkı tedbirler almalıdır.”