Denizlili iş insanı Okan Konyalıoğlu, Denizli Sanayi Odası Meclis Başkanı Okan Konyalıoğlu, Drttv.com Haber Müdürü Tahir Aygün'ün konuğu oldu ve sorularını yanıtladı. Konyalığolu "Bundan iki üç yıl önce yaptığımız değerlendirmelerde, koronavirüs ve konteyner krizlerinden bahsetmiş ve bunların geçici şeyler olarak öngörüldüğünü söylemiştik. Gerçekten de bu krizler geçici oldu, ancak beklemediğimiz bazı olumsuz gelişmeler de yaşandı. Mesela Suriye krizi, geçtiğimiz yıldan itibaren devam eden Rusya-Ukrayna krizi, Çin’in global pazarda her yere entegre olması... İhracat yaptığımız ülkelerde Çin artık önemli bir oyuncu haline geldi. Biz Avrupa'ya satıyorduk, ancak Çin de Avrupa ve Afrika'ya satmaya başladı. Bu durum, Avrupa'da ticari daralmalara yol açtı. Enerji savaşı nedeniyle maliyetler arttı ve Trump dönemi, getirdiği etkilerle birlikte geldi. Kısacası, dünyada öngöremediğimiz pek çok gelişme yaşandı.
Yurt içinde ise 2024’ten başlayıp 2025’e uzanan süreçte bazı ekonomik gelişmeler yaşanacak. Dezenflasyon çalışmalarının yanı sıra ekonomi yönetimi de önemli bir gündem maddesi. İktisat fakültesi mezunu biri olarak, bizim öğrendiklerimizin aslında uygulanması gerektiği gibi uygulandığını düşünüyorum. Makroekonomik tarafta zahmetli ve kanlı bir süreç var ve burada bazı eksiklikler de mevcut. Özel olarak reel sektör tarafından yönetilmesi gerektiği vurgulanan bir politika var; bu süreçte, üretim tarafının bu politikaları daha etkin bir şekilde yönetmesi gerektiği vurgulanıyor.
2024’te ve 2025’te özellikle Türkiye’nin büyük şehirlerinde ihracat önemli bir yer tutuyor, ancak iç pazar da dikkate alınmalı. Denizli ekonomisinin önemli bir kısmı ihracattan geliyor ve bu ticaret Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerle yapılmakta. Avrupa’dan gelen yaptırımlar ve talepler, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm konularını gündeme getiriyor. Avrupa her yönüyle verileri takip ediyor ve dijital olarak da bu verilerle beslenmek zorundasınız. Bu anlamda Denizli'nin hızlı adapte olduğunu düşünüyorum. Şartlarımız uyumlu ve önümüzdeki yıllarda finansal maliyetlerin artması, 2025’e kadar sürecek gibi görünüyor.
Finansa erişimde sorun olmasa da maliyetler çok yüksek. Şu an reel sektör üzerinden her şey yönetiliyor. Biz de bu sürecin içinde aktif olarak yer alıyoruz. İşlerin içindeyiz ve testinin su kaçıran yerlerini belirleyip, onları onarmak için çalışıyoruz. Kimse işinin başında değil, işinin içinde. Verimliliği kültür haline getirmeye çalışıyoruz.
Asgari ücretin geç açıklanması bizim için büyük bir kriz oldu. Eylül-Ekim ayında biz, Ocak-Şubat-Mart satışlarımızı yapmıştık, ama personel giderlerinin ne olacağını bilmeden bu planlamayı yaptık. Dövizin ne olacağını bilmeden de yaptık. Bu büyük bir belirsizlik. Bu durum, gelecekte terk edilmesi gereken bir uygulama. Asgari ücretin Eylül ayında netleşmesi gerektiğini düşünüyorum.
Denizli'de asgari ücret veren yer sayısı neredeyse yok. Birçok sanayici için, %1'lik bile bir artış ciddi bir yük. 2024 yılı gerçekten zorlu geçti. Üretimden gelen firmalar %80 kar kaybı yaşadı, zarar etti. 2025'te gelirler %40 artacak, ama maliyetler de %30 artacak. Bu, sanayiciler için büyük bir problem.
Diğer taraftan, çağdaş yaşam için belirlenen rakamlar aslında yeterli değil. Bu durumu biz yaratmadık, bu yük bizim sırtımıza yüklendi. Veriler her yerde var, üretim küçülüyor ve son üç çeyrektir bu trend devam ediyor. Bu sorunun tek çözümü şu anda kamunun reel sektör oyuncularına destek vermesi. Biz tüm gücümüzle bu yapıyı kabul ettik, ama kamudan gerekli desteği alamıyoruz. Kamu nedeniyle iş alamıyoruz. Devamlı yeni vergiler geliyor; ÖTV, pasaport, içki, akaryakıt zammı gibi her şey maliyetleri artırıyor ve bu durum hem bizim çalışanlarımızı hem de bizi etkiliyor. Maliyetler artınca fiyatlara yansıtmak zorundayız, ancak fiyatlar düşüyor ve bu da işlerimizi zorlaştırıyor. Şu an tam bir çıkmazdayız.
Öngörümüz yok, ancak umut fakirin ekmeği, sanayicinin isteği moral yatırım yok. Yatırım yapma konusunda heyecanımız var, ancak ne yazık ki para yok. 1992 yılından bu yana işletmelerde yöneticiyim ve bu kadar ağır bir kriz yaşamadık. Yaşım 55, 48-49 yılını enflasyon belasıyla geçirdim. 5-6 yıl enflasyonı unutmuş gibi olduk, ama bu kez inanç kaybı başladı. Esas problem enflasyonla kurtulamayacağımız düşüncesi. Enflasyonla mücadele etmekle ömür geçmez. 2025 yılında mücadelemiz sürecek, ama moral motivasyonumuzun daha iyi olacağına inanıyorum.
İyi olacağına inanıyorum."