Bal kabağı deyip geçmeyin...Faydası saymakla bitmiyor Bal kabağı deyip geçmeyin...Faydası saymakla bitmiyor

Dünyada en sık görülen kanser türlerinden biri olan akciğer kanserinde uzmanlar, tütün ürünlerinin kullanımı, hava kirliliği ve genetik faktörlerin hastalığın gelişiminde rol oynadığına dikkat çekiyor. Prof. Dr. Levent Cansever de her yıl tüm dünyada çok sayıda insanı etkileyen ve ölümlere neden olan akciğer kanseriyle ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Cansever, hastalığın kimi zaman hiçbir belirti vermeden ilerlediğini erken teşhisin büyük önem taşıdığını aktardı. Nargile, elektronik sigara gibi ürünlerin kullanımının oluşturduğu etkilere yönelik de konuşan Prof. Dr. Cansever, vatandaşlara uyarılarda bulundu.

"Hiçbir belirti vermeyebilir"

Akciğer kanserinde belirtiler ve tanı sürecine yönelik konuşan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cansever, “Kanser, normal hücrelerin anormal bir şekilde bölünerek, kontrolsüz bir şekilde büyümesi demektir. Akciğer içinde gözüküyorsa akciğer kanseri diyoruz, hiçbir belirti vermeden de olabilir. Öksürükle karşımıza çıkabilir, kan tükürmesi olabilir, iştahsızlık, kilo kaybıyla karşımıza geliyor. Akciğerin dışına yayılmış şekilde olabiliyor, mesela beyine yayılım olmuşsa bu hastalarda dengesizlik, göz kapağında düşme olabiliyor veya başka yere sıçramışsa omurgada ağrıyla gelip akciğer kanseri teşhisi koyduğumuz hastalar olabiliyor. Hiçbir belirti olmasa bile bazen çekilen filmlerde bir kitle imajının görülmesiyle tanı süreci başlayabiliyor. Tanı konduktan ve PET sürecinden sonra hastanın başka yerine yayılıp yayılmadığına bakıyoruz. En çok sevdiği yerlerden biri aslında beyin. Akciğer kanserinde eğer cerrahi tedavi için uygunsa günümüzde hala altın standartlardan bir tanesi cerrahi seçeneğidir. Akciğer kanseri evre 1’den 4’e kadar gidiyor, en sık yaptığımız cerrahi evre 1 ile evre 2 hastaları ameliyat ediyoruz. Tabi ki bu hastalara erken teşhis koyup ameliyat yapmak en güzeli” dedi.

"Yüzde 80’ine yakınında sigara öyküsü var”

Akciğer kanserinin nedenlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Cansever, “Sigarayı en başa koyabilirim çünkü akciğer kanseri teşhisi koyduğumuz hastaların neredeyse yüzde 80’ine yakınında sigara öyküsü var. Sigara öyküsü olmayanlarda da akciğer kanseri oluyor ama daha düşük sırada. Sigaranın yanında birtakım çevre kirliliğine, radon gazına, asbest gibi çeşitli materyallere maruz kalmak da akciğer kanserini artırabiliyor. Önemli faktörlerden biri de ailevi faktör, birinci derece akrabalarında akciğer kanseri varsa bu kişilerde bir yatkınlık olabilir. Bu hastalar bir de sigara içiyorsa yakalanma ihtimalleri diğer bireylerden daha fazla olabiliyor. Sigara her şeyden önce sigara, adı ister normal ister mentollü ister aromalı ister elektronik olsun. Mentollü, aromalı sigaralar da zararlı, elektronik sigara gençler arasında çok yaygın maalesef, o kadar masum değil. İçinde ne kadar nikotin olduğu bilinmiyor. Akciğer kanseri haricinde birçok şeye de yol açabiliyor, akut akciğer hasarı dediğimiz birtakım hastalıklara da yol açıyor. Elektronik sigarayla çok genç yaşlarda kaybedilen hastalar bile olabiliyor. Nargile de bir tütün sonuçta bu tütün alınıyor, çeşitli aromalarla içiliyor, sanki çok zararı yokmuş gibi gözüküyor. Bir nargile içmek neredeyse birkaç paket sigara içmeye bedel gibi olduğunu söyleyelim, bu da akciğer kanserini artıran sebeplerden bir tanesi. Nargile akciğerin diğer hastalıklarına da yol açabilir. O uçların tam temizlenip temizlenmediğini bilmiyoruz. Verem mikrobu mesela çok dirençli bir mikrop. Sizden önceki içmiş onda verem varsa siz çektiğinizde akciğer kanseri olmasanız bile verem vs. gibi solunumsal bulaşıcı hastalıklara da neden olabiliyor” şeklinde konuştu.

Geçmeyen öksürüğün üzerine gitmek lazım”

"Pipo ve puro gibi ürünler onlarda da sonuçta tütün var" diyen Prof. Dr. Cansever, “Sigara da dahil olmak üzere baş boyun kanserine de yol açabiliyor. Kullanım olduğu müddetçe bir yerde sonuçta bunlar nikotin ihtiva eden ürünler, sigara gibi akciğer kanserini artıran ürünlerdir. Evde çocuğunuz, eşiniz var, onlar içmiyor ama siz içiyorsunuz. Siz içseniz bile çektiğiniz bu duman etraftaki kişilere zarar veriyor, pasif içicilik diyoruz. Pasif içicilerde de maalesef sigara içenler kadar olmasa bile akciğer kanserini artırıyor. Teknolojinin gelişmesiyle tedavide kapalı yöntemler artık daha etkin hale gelmeye başladı. Kapalının avantajı; daha az kesi yaptığımız için daha az ağrı oluyor. Hastanede yatış sürecini daha da azaltıyor, her hasta uygun olmayabilir. ‘İlla kapalı ameliyat olacağım’ diye bir şey de söylememek lazım. Şu an bizim yıllık ameliyat sayımız 4 bin civarı, yarıya yakını maalesef ki akciğer kanseri ameliyatları. Akciğer kanseri olunabilir ama tedavisinin de olduğunu unutmamak gerekir. Radyoterapi, kemoterapi bir seçenek, son zamanlarda özellikle immünoterapi dediğimiz yöntemler var. Eğer uzun süredir sigara içiyorsanız, ailenizde kanser öyküsü, açıklayamadığınız bir belirti varsa muhakkak doktorunuza başvurun. Geçmeyen öksürüğün üzerine gitmek lazım, akciğer kanseri, KOAH da çıkabilir. Bazen de covid ve viral hastalıklar durumunda da uzamış öksürükler olabiliyor. Grip olduğumuzda sesimiz değişiyor, burnumuz akıyor, yaklaşık 1 hafta içinde de iyileşiyoruz. Grip olduğumuzu anlayabiliyoruz ama grip olduk, geçti, baktık, 1 ay geçti biz hala öksürüyoruz, inatçı bir öksürüğümüz var. Muhakkak bir doktora gidip en azından bir tetkik edilsin” dedi.



 

Kaynak: İHA