EKOPOLİTİK - MUSTAFA KEMAL KAYA

CHP’nin birinci parti olarak çıktığı ve “yerel iktidar” olduğu 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nin üzerinden tam 11 ay geçti. 14’ü Büyükşehir toplam 415 belediyede başkanlıkları kazanan CHP Türkiye nüfusunun yüzde 65’ini yönettiği ilk bir yılını tamamlamak üzere. Şimdi gelenek olduğu üzere “başkanların karneleri” ve yaptıkları çalışmalar ile bir yılda aldıkları notlar ortaya konacak. Denizli’ye özel olarak da CHP’li bir Büyükşehir ve 15 CHP’li İlçe Belediye Başkanı (Toplam 16 Başkan) ile ilgili değerlendirmeler öne çıkacak. Bu arada Türkiye’nin yerel iktidarı CHP’li yerel yönetimler ve belediye başkanları ilk 11 ayda “sosyal belediyecilik, halkçı belediyecilik ve yerinden yönetim” belgilerini öne çıkardılar, uyguladılar ve hayata geçirdi.  

Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.35.13 Ef1084D0

BİR YEREL YÖNETİM DENEYİ VE CHP’Lİ BELEDİYELER’DE KARNE ZAMANI!

"Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa'ya/ O Gürcü öyle bir gürledi ki arkadaşlarıyla/ Noktalar, noktalı virgüller, askeri operasyonlar.../ Kimseler çıkaramaz Fatsa'nın sırtından! Emek hakkının sımsıcak çıplaklığını..." (Can Yücel)

Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.38.12 E356777B Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.37.52 1411F6E0

İşte tam da bu aşamada, CHP’nin yerel yönetimler tarzının ilk yılında; Türkiye’nin yakın tarihine damga vurmuş bir önemli pratikten ve deneyden söz edeceğiz. 1979 yılında Ordu Fatsa’da, ‘CHP, AP ve MSP’nin iki katı oy alarak bağımsız belediye başkanı seçilen “Fikri Sönmez’den” (Terzi Fikri)’den… (O yıllarda yerel yönetimlerin olanakları ve bütçeleri adeta yok denecek kadar azdı)  Fatsa’da halkın tamamını dahil ettiği meclislerle (halk  komiteleri, mahalle komiteleri), ilçeyi yöneten Belediye Başkanı Fikri Sönmez “Çamura son kampanyası, imece ile her eve kanalizasyon ve temiz su seferberliği ve Fatsa Halk Kültür Şenliği” gibi etkinlikler düzenledi. İlçede yol, su, kanalizasyon gibi sorunların halkın katılımıyla çözülmesi için önemli adımlar attı. Geniş köylü ve üretici kesimlerinin katıldığı fındık mitinglerini hayata geçirdi. Kısacası ilçede tam anlamıyla bir “halkçı ve halkın belediyesi” sistemi kuruldu.

DEMOKRASİLER; YEREL YÖNETİM DENEYİMLERİ SONUCU ORTAYA ÇIKTI!

Yerel yönetimler demokrasiler sonucu ortaya çıkmış değildir. Tam tersine demokrasiler yerel yönetimlerin deneyimlerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Daha özlü bir ifadeyle söyleyecek olursak, yerel yönetimler demokrasilerin okuludur. Bu bakımdan yerel yönetimlerin demokratik yaşamda önemi çok büyüktür. Çok eskilerde kent yönetimi olarak ortaya çıkan günümüzdeki yerel yönetim, yani belediye çok eski ve zengin deneyime sahip bir yönetimdir. Asırlar boyu uluslar bu yönetimi terk etmemişler, günümüze kadar getirmişlerdir. Yerel yönetimlerin mazisi dünyada yerleşim merkezlerinin ortaya çıktığı dönemlere kadar uzanmaktadır.

YEREL YÖNETİMLER TOPLUMSAL YAŞAMIN VAZGEÇİLMEZ UNSURLARIDIR!

Ülkelerin yönetim biçimleri ne olursa olsun, yerel yönetimler, her dönemde önemini korumuştur. Ve toplumsal yaşamın vazgeçilmez unsuru haline gelmiştir. Ülke yönetimleri değişik sistemlerle yönetilmesine karşın, yerel yönetimler şu veya bu biçimde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu durum bizlere yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir. Bundan dolayı yerel yönetimlerin ekonomik, kültürel ve siyasi alandaki önemini gözardı edemeyiz.

BELEDİYELER SADECE YOL, SU, KANALİZASYON YAPMAZ!

Belediyeyi salt hizmet yapan (Yol, su, kanalizasyon, park-bahçe) kurumlar olarak görmek ve öyle anlamak çağdaş bir düşüncenin mahsulü olamaz. Yerel yönetim sadece alt yapı hizmetleri değil, o kentin üst yapısına “kültür, sanat, gelenek ve etik” değerlerine de damga vuran bir “yerinden yönetim” şeklidir. Belediyeler, hizmet vermenin yanı sıra ülke siyasi hayatına damgasını vuran bir kurumdur da. Yerel yönetimler, bugün dünya genelinde olduğu gibi, ülkemizin ekonomik, toplumsal ve siyasal yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. Bugün ileri sanayi ülkelerinde yerel yönetim seçimleri, genel seçimler kadar önem kazanmıştır. Yerel seçimlerin sonuçları siyasal yönetimleri indirmekte veya görevlerine devam etmelerini tayin etmektedir… (Bir Yerel Yönetim Deneyi ve Fatsa;  Pertev Aksakal)

Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.45.52 C6E1Cd08 Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.45.12 02088736

FIRTINALI DENİZİN YOLCUSU; SEDAT GÖÇMEN!

Bir yerel yönetim deneyi; Fatsa’dan söz edildiğinde 28 Ocak 2025’te tedavi gördüğü hastanede “faşist kansere” yenilen Sedat Göçmen’den bahsetmeden geçmek doğru olmaz. Türkiye devrimci hareketinin (Karadeniz’deki) önde gelen isimlerinden, öğretmen ve daha sonra “Mülkiyeli” (Siyasal Bilgiler Fakültesi SBF) Sedat Göçmen, Zoguldak’tan Artvin’e kadar “söz, yetki, karar iktidar halka” belgisi ve düşüncesi ile yerinden yönetimi örgütlemeye çalışan bir uygulamacıydı. İlbay Kahraman’ın ‘Fırtınalı Denizin Yolcuları; Sedat Göçmen Kitabı’nda da anlatıldığı gibi O’ bundan 46-47 yıl önce, Ege’deki “tütün ve pamuk mitinglerinden” sonra Karadeniz’de “Fındıkta sömürüye son” mitinglerini örgütleyen isimlerden başında yer alıyordu. Bugün Özgür Özel’li CHP Yönetiminin ülkenin dört bir yanında gerçekleştirdiği ve CHP’li yerel yönetimler tarafından da desteklenen “üretici ve çiftçi mitingleri” gibi. (Sedat Göçmen’i 1978’de liseli yıllarımda 16 yaşındayken Karabük’te görmüş ve tanımıştım)

HALKIN BELEDİYESİ’NDE; “KARARLAR SAYDAM, UYGULAMALAR KATILIMCI VE KOLEKTİF!”

Sedat Göçmen ‘Fırtınalı Denizin Yolcuları’nda” anlatıyor; “Köyler dahil olmak üzere, bu yörede kararlar, Halk tarafından ve demokratik bir şekilde alınırdı. Buralarda biz, doğrudan, halk demokrasisinin temellerini atmaya çalıştık. Kararlar saydam, uygulamalar kolektif bir şekilde yapılırdı. Çözümü de halk ile birlikte planlardık. Orada akıttığımız ter ve sarf ettiğimiz emek karşılığını bulmuştur!”

Onun öyküsü; Zonguldak’ta maden işçileriyle omuz omuza mücadele edenlerin, Fatsa’da “bir yerel yönetim deneyi” oluşturanların, Ordu’da, Giresun’da fındık mitinglerini düzenleyenlerin, Rize’de, Hopa’da “çayda sömürüye son” diyenlerin, Samsun’da, Artvin’de öğrencilere olan saldırıları göğüsleyenlerin, Ünye’de, Pazar’da, Aybastı’da tefeciliği ve karaborsacılığı engelleyenlerin, Perşembe’de trolcülere karşı balıkçıların hakkını savunanların, Gümüşhane’de yoksul çocuklar için patates ekenlerin, Bulanık’ta köy camiini onaranların, vaazlarında “hak’tan, haram yememekten ve doğruluktan” söz eden ilerici imamların arkasında duranların, çocukların kendi şarkılarını söyledikleri korolar oluşturanların, mahallede kavgalı karı-kocayı barıştıranların, doğaya, ağaca, toprağa, suyuna sahip çıkan orman köylüsünün yanında olan gençlerin” resmi tarih kitaplarında yazmayan gerçek hikâyesidir.

Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.56.14 9C694538    Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.56.14 A803B1C7

HALKIN BELEDİYESİ; “CHP’Lİ BELEDİYELERİN ÖDEVİ”

Evet, CHP’nin birinci parti olarak çıktığı ve “yerel iktidar” olduğu 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nin üzerinden tam 11 ay geçti. 14’ü Büyükşehir toplam 415 belediyede başkanlıkları kazanan CHP Türkiye nüfusunun yüzde 65’ini yönettiği ilk bir yılını 31 Mart 2025’te tamamlamış olacak. Şimdi gelenek olduğu üzere “başkanların karneleri” ve yaptıkları çalışmalar ile bir yılda (ilk yıllarında) aldıkları notlar ortaya konacak. 2024 yerel seçiminde; 1989 yılında Turgut Özal ve ANAP dönemlerinin ardından Erdal İnönülü SHP’nin yerel yönetimlerde kazandığı başarıyı da aşan bir sonuç alan CHP, Türkiye yerel iktidarı fotoğrafından ilk notlarını alacak. Denizli’ye gelirsek CHP’li bir Büyükşehir ve 15 CHP’li Belediye Başkanı da 35 yıl aradan sonra ilk “Genel Denizli Karnesi’nin” notlarını görmüş olacak.  Türkiye’nin yerel iktidarı CHP’li yerel yönetimler ve belediye başkanları ilk 11 ayda “sosyal belediyecilik, halkçı belediyecilik ve yerinden yönetim” belgilerini öne çıkardılar, uyguladılar ve hayata geçirdiler. CHP’li Denizli Belediyeleri de 25 yılın ardından “önce insan” deyip; halk ekmek, halk market, kent lokantası, kent market, emekli evi, öğrenci yurdu, engelsiz yaşam merkezleri, toplum merkezleri gibi uygulamaları ile öne çıktı ve “mutlu insanlar kenti, kültür-sanat ve turizm şehri ve özgür kent” yolunda önemli işlere imza attı. Bunlar bizim değerlendirmelerimiz. Notu Denizli halkı ve kent sakinleri verecek. Bu yazımızın detaylarında da anlattığımız “halkın belediyesi olmak, yerel yönetim örnekleri ve tarzlarını yaratmak” ise CHP’li Başkanların en önemli ödevi olacaktır…  

Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 17.14.55 Cf784Be4 Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 17.14.54 75Cdd013

45 YILLIK BİR DOSTUN ARDINDAN; “KİMDEN ÖĞRENDİN SEN BU ÖLMEYİ?”

“Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde/ Bir kış güneşliğinde/ Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir/ Tabiatı aşan bir bildiriştir/ Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır/ Bu kan rengi bu kıpkızıl öç’ü anlatır… Anladım onlar ölmediler/ Ölüm adına/ Ölüm maskesini takarak/ Dönüştüler bir ışığa..” Kimden öğrendin sen bu ölmeyi? Eşref Yavaş’tan mı, Müslüm Kaya’dan mı, yoksa Ferah Ayzit’ten mi? 1980 yılında Buca Eğitim Fakültesi’nde tanıştık Cemal Oktar’la. O’na biz “Ladikli Yolsuz Tıktık” diye takılırdık. Birlikte öğrenci evinde kaldık. Birlikte okuduk, birlikte aç kaldık ve birlikte doyduk. Kitaplara para bulamadık, birlikte aşırdık. Arkadaşımız, dostumuz, yoldaşımız oldu.

Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.57.29 657Cb9F6

CEMAL’İM, CEMAL’İM…

Ne kadar ara verirsek verelim, hep ilk günkü gibi kaldığımız yerden başladık sohbetlere. Herkesin, her işine koşar ve hep ‘bu konuda ne yapabiliriz’i örgütlerdi. O’nu 9 Şubat gecesi, hiç beklemediğimiz bir anda, hem de tam teşekküllü bir üniversite hastanesinde (Çiğli Katip Çelebi Araştırma Hastanesi) ameliyat olan bir arkadaşının başında refakatçi olduğu sırada geçirdiği kalp krizi sonucu kaybettik. Büyük bir acı ve derin bir boşluk yaşıyoruz. Cemal Oktar-Bülent Bozkurt-Mustafa Kaya’dan oluşan “İzmir’deki Üçlü Çete’miz” adeta kör, topal ve sağır kaldı. Aç Kollarını gökyüzü, sana bir “devrimci öğretmeni gönderdik! Dostumuz, arkadaşımız, yoldaşımız Cemal Oktar; aniden, apansız ve hoşçakalın demeye bile kalmadan, ayrıldı aramızdan. Sana bu ölüm hiç yakışmadı.  Adeta bir şiir, şarkı ve ağıt gibiydi bu gidiş. Işıklar yoldaşın olsun, huzur içinde uyu, anıları hep bizle kalsın…

Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.32.02 110759A9

YERDE YATAN BİR KUŞAĞIN ÖMRÜDÜR!

Oyuncu, senarist, yönetmen, yazar ve tıp doktoru Ercan Kesal’ın sosyal medya hesabından paylaştığı ve çok sayıda tıklanıp, görüntülenen “Yerde Yatan Ulaş Değil, Ömrümüzdür!” başlıklı yazı ve fotoğraf son iki günün gündemi oldu. Kesal paylaşımında; 19 Şubat 1972’de İstanbul Arnavutköy’de güpegündüz vurulan 68 hareketinin simge ismi Ulaş Bardakcı hakkında; “Benim ömrüm bitti; ama ne öldürmeleri, ne de faili meçhulleri bitti ülkemin. Bu fotoğraf canına okunmuş bir gençliğin ortak hatıratıdır. Bu yüzden, orada, yerde yirmi beş kurşunla delik deşik edilmiş yatan delikanlı Ulaş Bardakçı değil, bir kuşağın ömrüdür…” dedi. Ulaş’la ilgili en güzel şiiri ise edebiyatın dev ismi Yaşar Kemal yazmıştır; “Ulaş… hele ulaşa ulaşa/ ulaş benziyor güneşe/ ulaş kardaş can verirken/ görenlerin aklı şaşa…/ ulaş canım ulaş gülüm/ sana yakışmıyor ölüm/ sana demedim mi kardeş/ düşman hayin düşman zalim.. hele ulaşa ulaşa/ ulaş benziyor güneşe/ ancak sen ölürsün böyle/ böyle yiğit biz ölürüz/ düşmanların aklı şaşa/ ulaş benziyor güneşe/ bundan sonra yeryüzünde/ hep çiçekler ulaş aça…” (Yaşar Kemal)

Not; Bu arada Denizlili Mimar-Yazar Süleyman Boz’un Ünlü sanatçı ve yönetmen Ercan Kesal’la yaptığı röportaj Güney Dergisi’nde “Yılmaz Güney Sinemamızın Mucizesidir!” başlığı ile yayınlandı.  

Whatsapp Görsel 2025 02 21 Saat 16.32.38 453F310C