Dikkat, beynin çevredeki veya zihindeki birçok uyaran arasından belirli bir yöne yönelmesi sürecidir. Gözlem yapmamızı, bilgi almamızı ve uyarıcılara tepki vermemizi sağlar. Örneğin birisi bize seslendiğinde o kişiye yönelme durumu bir dikkat halidir. Odaklanma ise bir konu, durum üzerine uzun süreli olarak dikkatimizi sürdürebilme becerisidir.
Bireylerin gelişim dönemlerine bağlı olarak dikkat süresi değişkenlik göstermektedir. 5-6 yaş grubu için bu süre ortalama 12-18 dk. iken ergenlerde ve yetişkinlerde yaşa bağlı olarak artış göstermektedir. Bu sürelerin kısalması durumunda bazı problemler ortaya çıkmaktadır. Uyarıcıların çok yoğun olduğu ortamlarda dikkatimizin belli alana yoğunlaşması güçleşmektedir. Günümüzde dış çevreden yoğun olarak bizlere sunulan uyarıcılardan kaynaklı olarak dikkat süremiz giderek kısalmaktadır. Peki bu süreçte yaşamış olduğumuz durum aslında bir bozukluk mu yoksa beyinin yorgunluğuna bağlı olarak gerçekleşen bir süreç mi? Bunu ayırt edebilmenin en kolay yolu sürekliliğini incelemektir. Eğer yaşam boyu dikkate bağlı olarak hatalar yapıyorsak, uyarıcılardan mahrum olduğumuz ortamlarda bile konu üzerine yoğunlaşamıyorsak burada nörolojik bir problemden kaynaklandığını düşünebiliriz. Fakat stresli ve yorgun olduğumuz bir dönemden geçtiysek, bedensel yorgunluğumuz varsa hatta o an açlık durumu yaşıyorsak bunlardan kaynaklı olarak dikkat dağınıklığı yaşıyor olabiliriz.
Dikkat süremizi arttırabilmek ve dikkat yorgunluğunu azaltabilmek için neler yapabiliriz bunlara bir bakalım. Yeterli uyku ve beslenme alışkanlığı geliştirilmelidir. Ekran kullanım süresi takip edilmeli ve düzenli olarak azaltılmalıdır. Fiziksel aktiviteleri arttırmak ve zihni dinlendirecek aktivitelerde bulunmak önerilmektedir.